top of page

Yeryüzünde İlk Canlılar


Yeryüzündeki ilk canlılar oksijene tolerans gösteremeyen anaerobik mikroorganizmalardı. Bu canlılar, karbon dioksit, metan ve diğer toksik maddelerle besleniyorlardı. O zamanlar atmosferde oksijen yoktu ve bu canlılar üreyip sayılarını hızla artırarak tüm yeryüzünü kapladılar. Bu küçücük yaratıklar, sindirim sistemleri çok basit olduğundan son derece zehirli maddelere iyi tolerans gösterebiliyorlar ve zehirli maddeleri sindirdikten sonra dışkıları yoluyla biçim değiştirmiş olarak (kısmen de oksijen olarak) bulundukları çevreye bırakıyorlardı. Aradan uzun yıllar geçtikten sonra bu süreç sonucu atmosferin bileşimi değişti ve anaerobik mikroorganizmaların çoğu ya öldü ya da doğal su kaynaklarının başlangıç noktalarına, mağaraların derinliklerine ve okyanusların dibine çekilmeye zorlandı. Bugünlerde, bu minik yaratıkları yeryüzünün derin tabakalarında, bitkilerde ve hayvanlarla insanların bağırsaklarında bulmak mümkün. Bugün yeryüzünde oksijene gereksinim duyan aerobik mikroorganizmalar hakim olmasına rağmen, anaerobik mikroorganizmalar da doğada önemli rol oynamaktadır ve simbiyosis olarak bilinen her iki tür mikroorganizmaların birlikte var olmaları sayesinde yaşamın yeryüzünde bildiğimiz şekliyle var olması mümkün hale gelmiştir. Bu iki mikroorganizma türü aslında birbirini tamamlamaktadır. Aerobik mikroorganizmalar yaşamın gelişmesini ve sürdürülmesini sağlarken, anaerobik mikroorganizmalar zehirli, artık kullanılamayacak hale gelmiş, eskimiş ve atılmış maddeleri parçalar. Bu parçalama sonucunda geride kalan maddelerden yeni ve sağlıklı bir yaşam doğabilir. Doğada ya da bağırsaklarımızda her iki tür mikroorganizma da kendine özgü görevler üstlenmiştir. Görevleri farklı olmasına rağmen doğadaki mükemmel dengeyi sağlamak için daima birlikte çalışırlar. Gün geçtikçe daha fazla sayıda mikroorganizma insanlar tarafından örneğin, gıda endüstrisinde ve diğer endüstri alanlarında kullanılmaktadır. Tüm dünyadaki birçok laboratuvarda belirli mikroorganizmalar üretilmekte ve bu mikroorganizmalar üzerinden çok da para kazanılmaktadır. Üretilen bazı mikroorganizmalar tek tek makinelerin temizlenmesinde ve diğer cansız maddelerin bertaraf edilmesinde başarıyla kullanılmaktadır. Ancak, suyun arıtılması, toprağın gübrelenmesi ya da insanların ve hayvanların sağlığı söz konusu olduğunda, çok çeşitli aerobik ve anaerobik mikroorganizmaların birlikte görev yapması gereklidir. Bugün artık canlılığını, verimliliğini kaybetmiş topraklara, yeniden sağlık ve verimlilik kazandırmanın yolunun faydalı mikroorganizmalardan geçtiği çok iyi bilinmektedir. Doğada faydalı mikroorganizmaların hakim olduğu ortamlarda nötr mikroorganizmalar da faydalılar gibi davranmaktadır. Faydalı mikroorganizmalar, hem insanların sağlığı hem de toprak için ve çok çeşitli şekillerde kullanılabilmektedir.

Faydalı mikroorganizmaların kullanımı kolaydır ve zaman içinde kendi kendilerine çoğaldıklarından ötürü, az miktarlarda kullanıldığından herkesin ekonomik gücü yetebilmektedir. Dünya ilk oluştuğunda, son derece zehirli bir atmosferi olduğundan, bildiğimiz şekliyle yaşamın gelişmesi mümkün değildi. Yaşamın gelişmesi, mikroorganizmaların zehirli maddeleri nötralize edip, atmosferde yeterince oksijen bulunmasını sağlamasından sonra ancak mümkün olabilmiştir. Tıpkı geçmişte olduğu gibi, şimdi de mikroorganizmalar, karşılaştığımız bu son derece ciddi durumda değişikliğe neden olarak, dünyayı kirlilikten, zehirli maddelerden arındırabilirler. Geçmişte dünyamızı zehirli maddelerden bir kere arındırdılar ve bunu yine yapabilirler. Gerekli ve mümkün olan her yerde bu minik yaratıkları kullanarak bunu sağlamak için elimizden geleni hızla yapmak biz insanların elindedir.

Biz de buradan yola çıkarak, faydalı mikroorganizmaların birbiriyle uyumlu ve farklı görevler üstlenen türlerini bir araya getirip, %100 yerli imkanlarla üretmeyi başardık ve ülkemiz ekonomisine, tarımına ve hayvancılığına kazandırdık. Hepimize hayırlı olsun!

Teşekkürler faydalı mikroorganizmalar, teşekkürler Fermant Ferma!

bottom of page